1 Eylül 2009 Salı

27.07.2009


İlk Defa Denize Çıkanlar


Bu yazı dizisi "ilk defa denize çıkacaklar"a atfedilmiştir :-))

Kaptan: Candan-Benhür
Mürettebat: Üniversite yıllarına dayanan dostlukları ile üç çift
Tekne: Anouk
Rota: Marmaris-Kumlubük-Ekincik-Marmaris

14 Temmuz Salı akşamı eski ekibimizi uğurlarken yeni ekibimiz marinada bizi bekliyordu. Halbuki daha teknenin iç-dış temizliğinin yapılması gerekiyordu. Kaptanlarımızdan rica ettik, biraz zaman istedik.

Bu işler öyle göründüğü gibi değildir. Önce elektrikli süpürgeyle yatak şilteleri, ardından farş tahtalarının (teknenin zemini diyelim) altı üstü süpürülür, sonra bir güzel yerler silinir, tozlar alınır, tuvaletler fırçalanır, güzel koksun diye her yere spreyler sıkılır, buzdolabı boşaltılır, temizlenir, mutfak tezgahı silinir, lavabolar fırçalanır, temiz yatak takımları çıkarılır vs. vs... Sıra gelir dışarıya: Önce tüm açık yerler heçler, lumbozlar (yani pencereler) kapatılır. Sonra sert zemin fırçasıyla, gerekliyse doğaya zararsız deterjanla faşır fuşur yıkanır, parlatılır. Tente gerilir. Kurusun diye beklenir. Tabi 50 derece sıcakta, 15 metrekare alanda tüm bu işler yapılınca sizin de su görmeniz gerekir!

Temizlik bitince Kaptanlarımızı içeriye buyur ettik. Lakin taşı taşı eşyalar bitmiyor! Hani 3 gündü, hani az eşya gelecekti? Ne oldu "ilk defa denize çıkacaklara öneriler" yazısı? Neyse ki katlanır çantalarla gelmişler, ya bir de valiz olsaydı? Yaz, kış fark etmiyor; tekneye ilk defa gelenler mutlaka gün başına 2 şort, 2 bluz, 4 ayakkabı, 15 krem, 5 mayo, 2 havlu gibi kalabalık bir eşya topluluğuyla geliyor ama çoğuna el bile sürmeyip geri götürüyorlar.

Eşyalar yüklendikten sonra sıra geldi alışverişe... Hep birlikte düştük yollara... Listeye gerek yok, artık ezberden alıyoruz. Hem zaten akşamları koylardaki restoranlarda yiyeceğiz, abartmaya gerek yok! Tabi bu bizim düşüncemiz. Kavunlar, karpuzlar, çeşit çeşit meyvalar, salata malzemeleri, peynirler, zeytinler, salamlar, sucuklar, cipsler, çukulatalar, kolalar, meyve suları, sular, ekmekler, kurabiyeler ve daha neler neler... Netice 3 araba dolusu torba! Gelen geçen bize bakıyor. "Kaptanlarım yapmayın etmeyin, bakın kalacak bunlar, yazık günah" şeklindeki ağlamalarımıza "siz bizi bilmezsiniz çok yeriz, hiçbir şey kalmaz" cevaplarıyla sustuk, susturulduk! Yaptığımız alışveriş bagaja sığmayınca Benhür'ü tek başına tekneye yollayıp biz kaldık yayan.

Biraz yürüyüş, biraz dinlenme derken döndük akşam saati teknemize. Bizim malzemeler arabalarda bekleşiyorlar. Hemen bir zincir oluşturduk, elden ele geçirip başladık yerleştirmeye. Bitmiyor ki bir türlü, sanki ihtilal çıkmış kıtlık var! Alışveriş yaparken buzdolabının kapasitesini de göz önünde tutmakta fayda var. Mümkün değil her şeyin sığmasına, zaten sıcaklar da bastırdı. Ortalıkta kalan meyve-sebzeler küfleniveriyor.

Yorucu bir akşamın ardından önce güzel bir kahvaltı edildi ve "eğitim şart" sloganıyla dersimiz başladı. Çıkışı yapacak şanslı (!) kaptanımız halat atma yarışmasında birinci olan Berrin Kaptanımız. Hanımlar hep böyle işte, tatil amaçlı gelip beyleri solluyorlar :-)) Havada maşşallah estiriyor 18-20. Ama Kaptanlar başarılı, e hoca da iyi anlatıyor, alkışlar eşliğinde vukuatsız çıkıyoruz marinadan.

Yanaşma çalışacağız ama rüzgar pek izin vermiyor. Madem öyle, o zaman biz de önce "dönen Ankaralılar" modeli, sonra da yelken eğitimiyle devam ederiz dedik. Göcek'ten sonra Marmaris'te de adımız yürüyüp gidecek galiba!!! Yine alkışlar eşliğinde -bu ekibin de özelliği buydu, hepsi birbirini alkışlıyordu- sekizlerimizi çizdik ve yelkenler foraaa dedik. Rota Kumlubük... Yakın ama uzak, bol tramola, zor yanaşma!

Hiç yorum yok: