31 Ağustos 2009 Pazartesi

27.05.2009


Palamutbükü’nden Canlı Yayın

Kaptanlarım,

Sakin havalar sona erdi. Rüzgarlar, fırtınalar başladı. Aslında sizlere Gökova seyrimizi yazacaktım ama macera dolu günümüzü taze taze aktarmak istiyorum.

Sabah Okluk Koyu'nda sakin sakin otururken bir anda tekneyi Marmaris'e götürmeye karar verdik. Denizkızı Restoran'ın sahibi Mustafa Abi ve ustalarıyla helalleşip saat 10:30'da vira bismillah dedik. Hava raporu 4-6 poyraz gösteriyordu. Bizim için ideal yelken havası, dedik. Sanki daha önce tecrübe etmemişiz gibi hava raporlarına inandık. Siz siz olun tahminlere mutlaka 1 bofor ya da 10 knot ilave etmeyi unutmayın!

Saat 13:30'a kadar sıfır havada motor seyri yapıp 4-6 havayı aradık durduk. Arayan mevlasını da belasını da bulur, demiş büyüklerimiz! Baktık hafif hafif apazdan esmeye başladı. Bastık yelkenleri, hızımız ortalama 5.6 knot. Gökova İnce Burun'a kadar her şey güzeldi. İnce Burnu geçtikten sonra hava artmaya başladı. 15-16 hava 20-22'lere çıkınca dümen dinlemez oldu, vurduk camadanı. İyi ki de vurmuşuz. Havayla birlikte dalgalar da büyümeye başladı. Artık rüzgar orsaya dönmüştü. İçeri girip bir şey almak akrobatik hareketler gerektiriyordu. Koca 45 ft.lik teknenin burnu dalgalara girip çıktıkça üstümüz başımız sırılsıklam, Mersincik Adalarının saçak altını heyecanla bekler olmuştuk. Ama yanılmışız, yokmuş öyle bir şey! Adaları geçer geçmez hava iyice şiddetlendi, 30 knot sabit rüzgar, sağanaklarda 35-36'ya çıktı. İkinci camadanı da zor da olsa vurduk. İçeri fotoğraf makinamı almaya indiğimde Benhür'ün bağırmasıyla irkildim. "Hemen can yelekleriyle, can askısını al gel". Elimdekileri nereye fırlattığımı bilemeden kaptım malzemeleri çıktım yukarıya. Hava olmuş 42-43, sağanaklarda 45-46. Önce giyindik, sonra ana yelkenimizi mendil kıvamına getirdik. Rüzgarı önce apazdan, İskandil Burnu'ndan sonra da geniş apazdan aldık. Artık motorumuz da çalışır vaziyetteydi. Ne de olsa Knidos'a yaklaşıyorduk. Denizde her zamanki gibi bir biz, bir de gemiler! Saat 7 civarı Knidos Burnu'na geldik. Hava aynı şiddette, sağanaklar denizi kaldıra kaldıra üstümüzü aşıp geliyor, dalgalarda sörf yapıyor, hızımız zaman zaman 10 knot'a ulaşıyordu. Knidos Büyük Liman poyraza açıktır ama yine de restorana telefon açıp iskelede yer olup olmadığını sordum. Havanın kararmasına 1 saat kalmış, boş yere vakit kaybetmemek lazım. Yer yok! Bir sonraki liman Palamut Bükü, Knidos'tan kabaca 10 mil uzakta. İçeri girdikçe dalgalar azalıyor, ama sağanaklar aynı şiddette devam ediyor. Şimdi de kara kara ya orada da yer yoksa diye düşünüyoruz. Bu havada gece seyri hiç hoş olmaz. Saat 8'e doğru son burnumuz Divan Burnu'na vardık, son 1,5 mil. Rüzgar yine yön değiştirdi, orsaya geri döndü. Baş tarafa bağladığımız botumuz artık isyanlarda, kopardı bir tarafı uçuşuyor havalarda. Ona mı baksak, yelkenleri mi kapatsak bilemedik. Hızlı hareketlerle önce botu bir kere daha bağlayıp, hemen yelkenleri topladık. Havanın kararmasına son yarım saat. Yine zamanla yarışıyoruz. Sancağımızda iki tane havuz çeken trol teknesi, önümüzde limana girmeye çalışan küçük bir balıkçı ve biz!

Liman, L şeklinde küçük bir barınak. Direkleri görüyoruz ama yer var mı hala meçhul. Tüm hazırlıklarımızı yaptık. Usturmaçalar takıldı, koltuk halatları izbarçoları yapılıp koçboynuzlarına geçirildi, demir kapağı açıldı. Sadun Baba'nın kitabından aldığımız bilgiler doğrultusunda tali mendirekten uzak duruyoruz. İçeri girdiğimiz anda tam pruvamızda tek teknelik bir yer gördük, aynı anda da liman görevlisi genç bir arkadaş demir atıp gördüğümüz boşluğa bağlanabileceğimizi söyledi. İçeride hava hala estiriyor. Allah'tan sert bir manevrayla demirimizi atıp kıçtan kara bağlanmayı başarabildik. Tüm tekneler güvenlik önlemiyle baştan verilen halatlarla birbirlerine bağlanmış vaziyette. Sancağımızda Ruslar, iskelemizde Almanlar yine enternasyonal bir gece geçiriyoruz! Olsun varsın biz anlı şanlı Türk bayrağımızı dalgalandırmaya devam ediyoruz.

Liman Belediyeye ait, 30 TL karşılığı elektrik-su dahil bir gece konaklayabiliyorsunuz. Köy henüz tam anlamıyla sezonu açmamış, ancak belli ki hoş bir konaklama mekanı. Programımıza Palamut Bükü'nü de aldık. Bilginize!

Peki bu seyirde aklımızda kalanlar neler? Hava patlamadan önce mutlaka yelkenlerin alanını küçült (camadan vur), can yeleğini ve can askısını önceden giy, bir kaç dua ezberle, hava patlamadan tuvalete git ve karnını doyur yoksa ızdırap çekebilirsin :-))

Sağlıcakla kalın...

Hiç yorum yok: