Marmaris-Serçe-Symi-Datça
Marmaris'ten, Serçe'den, Symi'den, Datça'dan Selam Olsun,
Tüm Kaptanlara, Kaptanlarımıza,
Miçolara,
Denizcilere, Deniz severlere...
Yaz gelmiş, meltemler başlamış, yelkenler kelebek gibi denizlere karışmış...
Keyifli bir seyirle biz de Pazartesi öğlen Marmaris'ten "Vira Bismillah" dedik; bir baba-kız, bir baba oğul, bir Serap ve bir Deniz'le... Hedef Bozukkale: her denizci Türk delikanlısının rüyası, mangalda et.


Serçe Limanı bambaşka bir yerdir. İki yanındaki yüksek burunlar yüzünden giriş zor gözükür. İnsanın içini ürperten yüksek dağlar sudan dimdik çıkar. Kıyıdaki restoranın koya yerleştirdiği tonozlara bağlanıp kıçtan kara yaparsınız. Gün batımıyla gökyüzündeki her bir yıldızı keşfetme şansına sahip olursunuz. Hele ay da yoksa, o yıldızlar, deniz yıldızı olup suyu parlatırlar. İşte böyle bir manzarada her zamanki gibi tek Türkler olarak kıyıda mangalımızı yaptık, yabancılar restorandan dönerken yemeğe başladık. Tüm yol yorgunluğuna rağmen çayımızı kayan yıldızların eşliğinde içtik. Sevdiklerimizin kulaklarını çınlattık, onların da bu güzelliği yaşayabilmelerini diledik.

Avrupa Birliği 2 milyon Euro'cuğu bu adaların restorasyonu için verivermiş. Fena da etmemiş hani. Sarı tonlarında küçük küçük yapılar, begonviller, sardunyalar, rengarenk balıkçı tekneleri... Ada halkının kazancı teknecilerden olduğu için her türlü kolaylığı sağlıyorlar. Ancak bizdeki bayrak Türk olunca vizesiz girmemekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Fazla bir esprisi olmasa da çimçim karidesi, minik ahtapotları, avuç içi kadar midye dolmaları adada bir gece geçirmeyi hakediyor! Biz paramızı Datça'da harcamaya kararlıyız :-))

Saat 4 civarı Datça Limanına giriş yaptık, demirimizi attık. İyi ki de erkence girmişiz, bizim arkamızdan 2 gulet, 1 motor yat, 3 de yelkenli gelince limanda tek yer kalmadı. Limanın iç tarafında küçük tekneler, dışına doğru da bizler barınabiliyoruz. Bağlanma ücretli, bizden 40 TL aldılar. Elektrik ve su için 10 Lira ilave alıyorlar, ama her Türk genci gibi biz de pazarlıkla 40'a hepsini aldık :-)) Hava çok sıcak olduğu için brandamızı gerip gölgede sohbet ettik. Gün batımıyla şehri dolaşmaya çıktık.

Bu esnada tam kameralık bir an da yaşadık. Limanda yabancıların havuzluğunda oturduğu bir yelkenli tekne, kıyıda pala bıyıklı göbekli bir Türk. Amca ellerini arkada birleştirmiş karadan denizdeki yabancı tekneye bakıyor! İşte Türk gerçeği dedirten bir an...

Her gün bir kaptan, iki mutfak ve 3 güverte sorumlusu ile hem çalışıyor, hem tatil yapıyoruz.
Hisarönü Körfezi'nden yaptığımız yayınımıza şimdilik son veriyoruz.
Hoşçakalın...



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder