13 Ağustos 2008 Çarşamba

18 Haziran 2008 Bodrum-Göcek




Kaptanlarım "rüzgarınız kolayınıza" deyin ne olur.. Sizin "rüzgarınız bol olsun" temennileriniz bizi perişan ediyor, bilesiniz!!!

Aslında Gökova'dan başlamam gerekiyor, ama taze taze bugünkü maceralarımızı aktarmak istedim. Gökova bundan sonraki mail'de..

Dün sabah (17 Haziran) erken saatte misafirlerimizi yolcu ettikten sonra havanın marinada 25 esmesiyle "işte yine başlıyor" dedik. Hava tahminleri gün boyu 7 bofor eseceğini ve gece boyu da şiddetinden pek birşey yitirmeyeceğini söylüyordu. Biz de akşam saatlerine doğru Bitez'de alargada kalmaya karar verdik. Lakin marina içindeki sağnaklardan sonra kaderimize boyun eğip 1 gece daha marinada kalalım dedik. (Bodrum Milta marinada Leap of Faith gecelik 60 Euro)

Akşam erken yatıp, sabah erken yol almak niyetindeydik ki yan tekneden Tijen Hanım bizi misafirliğe çağırdı. Tekneleri Bavaria 39. Meğer eşi ehliyetini MTM'den almış ve haliyle karşılaşmışız. Bunu da bizden 5 dakika sonra tekneye gelen ve 4 gün evvel Bördübet'te tanıştığımız Ankaralı bir başka tekne (Kon Tiki) sahibi Mehmet Bey sayesinde farkettik. Dünya hakikakaten pek küçük. Epey sohbetten sonra telefon alışverişi ile kendi teknemize döndük.

Sabah 6:30'da kalkıp 7 sularında marinadan ayrıldık. Rotamız Bodrum-Knidos-Symi'nin arkasından Serçe koyu. Marina çıkışında hemen yelkenleri bastık. 15 knot'la apaz/geniş apazdan aldığımız rüzgar yavaş yavaş şiddetlenmeye başladı, 23-24'ü buldu. Hızımız 8-9 knot arasındaydı. Sert olmasına rağmen keyifliydi. Sonra pat diye düştü, 3-4 knot. Biraz ayıbacağı ile debelendik. Ama yelkenci dediğin hava olmasa da dümen tutar, bekler. Biz de beklemeyi bildik, muradımıza erdik. Erdik ermesine de bu sefer de biraz fazla oldu. Knidos'u döner dönmez hava aniden şiddetlendi. Geniş apaz 25-26 knot tüm yelkenler açık yine 9 knot'la yol aldık. Keyifli olmasına rağmen ciddi dikkat gerektiriyor. Birimiz dümendeyken, diğerimiz ana yelken iskotasıyla hazır bekliyorduk (şiddetli sağnaklarda, tekne dümen dinlemediğinde acilen boşlamak üzere). Bir süre sonra hava yine 15'lere düştü, biz de biraz olsun rahatladık. Symi'nin arkasına düşünce bizim rüzgar da tamamen kesildi. Saat 4'ü bulmuştu. Hemen yelkenleri topladık, zaten arkadaki koyda birşeyler atıştırıp biraz dinelenelim diyorduk. Fakat köşeyi döner dönmez yine bir sürprizle karşılaştık. Bir anda geniş apaz 30 knot esmeye başladı. Bu, orsada 36'nın üstünde diyebilirim. Bununlada kalmadı, bir baktık koca bir yolcu gemisi hemen arkamızdan giriş yapmak istiyor. Zaten 10 gündür ne zaman dümene geçsem bu gemiler başıma bela oluyordu, bu sefer tam oldu. Rüzar şiddetli, koyun girişi dar, limanı tanımam, bir de yolcu gemisi.. E daha ne olsun!!! İçerisi uçuruyor, millet alarga. Fazla oyalanmadan biz de biraz alargada kaldık. Saat 5 suları demirimizi toplayıp 36 knot rüzgarı kafadan alıp koydan çıkmaya çalıştık. Sağnaklar o kadar şiddetliydi ki tekne zar zor yol alıyordu, uçup gelen damlalardan bir anda sırılsıklam olduk. Köşeyi tekrar döndüğümüzde rüzgarın dineceğini düşünüyorduk. Nitekim biraz rahatladı. Hemen yelkenleri yeniden bastık. Ana yelkeni camadanlı vurarak, farkında olmadan kendimize çok büyük bir iyilik yapmış olduk. Rüzgar 16-17 ideal, fakat bu sefer de 2-3 metreyi bulan dalgaları yandan almaya başladık. Dümende ben varım, o zaman ne oluyordu, gemiler çıkageliyordu!!! 3 adet trol teknesi üzerimize doğru yol alıyor. Dalgalar mı, rüzgar mı, trol mü, bir mücadele başladı. Dümen o kadar ağırlaştı ki kollarım ağrımaya, hatta acımaya başladı. Trollerden kaçmak için verdik kafamızı sancağa, iyice geniş apaza, hatta neredeyse pupaya. Önümüzde dönülecek 2 köşe kalmıştı. İlki Çatal Adalar dönemeci, diğeri Serçe'nin girişi. Adalar dönemecine gelmeden önce dümeni Benhür'e verdim. Verir vermez de geniş apazdan 35 esmeye başladı. Tekne dümen dinlemediği için sürekli kafasını atıyor. Hemen anayelken iskotalarnı boşladım, ardından cenovayı. Sağnaklar üzerinden parçalar kopartarak bizim üzerimizden geçip gidiyordu. Herhalde yelkenleri kapatamayacağız, dedim, artık Göcek, Kaş, Kalkan hava dinene kadar devam ederdik. Yelkenlerde öyle bir yük oluyor ki dümenci rahatlatmazsa (kontrollü bir şekilde rüzgar üstüne dönerek) camadan bile vuramıyorsunuz. Serçe'ye girebilmek için o havada bir de orsaya girmek gerekiyor. Camadan vurmazsak, broş yeriz. İş başa düştü. Benhür dümende, ben vinçlerde.. Haliyle vücuttaki morlukların ve hasarın sayısı da bayağı bir arttı (Allah beterinden saklasın!). Sağlimen camadan vurup orsaya girdik, koya doğru uzandık. Hemen akabinde de yelkenleri topladık. Topladık ama halatların hiçbiri motor stop edilmeden rodalanmadı! Saat 19:15. 12 saat dümenbaşı. Koy şamandıralı, sonunda Kaptan Nemo'nun restoranı var. Tonozu size kayıklı bir arkadaş veriyor ki bizimkisi Hasan'dı. Tonozu bağladıktan sonra 50 m.lik halatı da kendisi alıp karaya bağlıyor. Bahşişi garantiledi!

Mehtap etrafı ışıl ışıl aydınlattı. Üzerimizde tatlı bir yorgunluk. Çay. Rüzgar. Yarın Serçe-Göcek.. Hava meçhul.. Biz yatmaya..












Hiç yorum yok: