26 Temmuz 2010 Pazartesi

21 Temmuz 2010


Bozukkale

Sevgili Kaptanlarım,

Beyi teknede bıraktım, yazlığa kaçtım. Yok yok dağa çıkmadım, yine deniz kenarındayım. Hatta Bodrum'da başka bir tekneyle bile kaçamak yapmışlığım var, çaktırmayın! Geçtiğimiz hafta yaşadığımız kavurucu sıcaklar neticesinde baktım ekip de biraz kalabalık "hadi size iyi seyirler" deyiverdim. Barometre Cuma sabahı 1003'lere kadar indi. Rutubet aldı başını gitti. Ama bu haftabaşı itibariyle az da olsa sıcaklıklar düştü.

Biraz da yol bilgisi verip kaldığım yerden devam edeyim. Fethiye-Bodrum, Bodrum-Kuşadası karayollarının neredeyse tamamında asfalt, bölünmüş yol ve genişletme çalışmaları devam ediyor. Kamyonlara dikkat, pat diye sola kırabiliyorlar! Lütfen sakin ve temkinli yol alınız.
Nerede kalmıştık? 12 Temmuz Pazartesi akşamüzeri Bozukkale, Ali Baba'nın iskelesine bağlanmıştık.

Bizim arkamızdan sıra sıra giriş yapan teknelerle iskele 1 saat içerisinde doldu, kala kala tek bir tonoz kaldı. Ona da akşam saatlerinde bir motoyat bağlanmak isteyince olan oldu! Amaçları ittire kaktıra teknelerini o daracık yere sığdırmak. Mekan sahibi ısrarcı, ellerini oğuşturuyor! Haliyle boşluğun iki yanındaki yelkenli sahipleri itiraz ediyor. Olurdu olmazdı derken, "o gelirse biz ayrılırız" tehditleri savrulunca çareyi isklenin en başındaki tekneyi o tonoza çekmekte buldular.
Gördüğünüz üzere bizlerin yegane eğlencesi bu gibi durumlar oluyor. Kim nasıl yanaşmış, hangi marka tekneler gelmiş, eşler nasıl fırça atmış, tekne donanımları, charter firmaları... Değişen ekipler sayesinde bilgi sahibi oluyoruz ama onlardan da sadece şehit haberleri alıyoruz!

Bozukkale'nin suyu bir başka, Değerli Kaptanlarım, berraklığı muhteşem! Hani girmeyeni döverler cinsinden. Bizde dövünmeyelim diye o buz gibi sulara attık kendimizi... Hatta hızımızı alamadık su altı çekimleri bile yaptık! Isınmak için de tepelere tırmanıp kaleyi fethettik. Surlara çıktığımızda bir de baktık ki fotoğraf çekimi yapılıyor. Beyaz bikinisiyle bir İtalyan güzeli Türk bayrağının altında poz veriyor. Acaba biz de birkaç poz çekip paylaşsak mı dedik ama sonra vazgeçtik, neme lazım yuva yıkmayalım durup dururken :-))
Gelelim Bozukkale, nam-ı diğer Loryma'nın tarihine... Doğal bir liman olan Bozukkale, Atina Gemileri tarafından sığınak olarak kullanılmış. M.Ö. 395 yılında Atinalı kumandan Canon, Cnidus (Knidos) savaşı öncesi gemileri burada toplamış. Yine M.Ö. 305 yılında Antigonus’un oğlu Demetrius, Rodos’a yaptığı saldırının hazırlıkları için Loryma limanını seçmiş. Rodoslular Döneminden kalma savunma amaçlı Loryma Kalesi günümüze gelen en sağlam yapı olarak belirtiliyor. Kale, tonlarca ağırlıkta taş bloklarla örülmüş. O taşlar üzerinde yürüyüp manzara karşısında hayran kalmamak mümkün değil!
Restoranda mezeler için açık büfe hazırlanıyor. Böylece dilediğinizden, istediğiniz kadar yeme şansına sahip olabiliyorsunuz. Denizden ne tutulmuşsa o balığı yiyorsunuz, gerçi çiftlik de bulunduruyorlar ama pek de vermek istemiyorlar. Balık sevmeyenlere tavuk ve et çeşitleri de mevcut.
Ertesi sabah nispeten erkence bir saatte kalkıp kahvaltımızı yaptık. Tam çıkış hazırlıkları yaparken dahiyane Türk kızlarını gördük: Kayıklarıyla yemeni ve peştemal satışları yapan genç kızlar, rüzgarı arkalarına almış, ayakta durmuş, ellerine aldıkları peştemali yelken yapmış bize doğru geliyorlar! Sıra sıra süzülen kayıkların manzarasıdan o kadar etkilendik ki makinayı alıp fotoğrafları çekmek aklımıza dahi gelmedi. Artık bir dahaki sefere...
Hedef, 35 mil uzaklıktaki Ekincik My Marina... Rüzgar Marmaris civarında 30-35 knot yapacak gibi gözüküyor, ancak batıdan estiği için arkamıza alıp keyifli bir seyir yapmayı planlıyorduk...

Hiç yorum yok: